Boşanma sebepleri özel ve genel sebepler olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Türk Medeni Kanunu’nda boşanma sebepleri 161-166’ncı maddeleri arasında düzenlenmiştir. Özel boşanma sebepleri olarak zina, hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranış, suç işleme ve haysiyetsiz hayat sürme, terk, akıl hastalığı, genel boşanma sebepleri olarak ise evlilik birliğinin sarsılması, eşlerin anlaşarak boşanmaları, bir boşanma reddinden sonra eşlerin üç yıl bir araya gelmemeleri fiili ayrılık sayılmaktadır.
Tek taraflı boşanma iradesinin sunulması ile boşanma kararı verilmez. Boşanmaya karar verebilmesi için boşanmak istenen eşin kusurunun bulunması gerekir, aksi takdirde boşanma kararı verilemez. Bunun dışında eşlerden birinin kusuru olmadan boşlanılması hali anlaşmalı boşanmanın bulunması halinde mümkündür. Mahkeme’nin boşanma kararını verebilmesi için duruşmada iki eşin de resen bulunması gerekmektedir. Zina’nın varlığı halinde duruşmanın yazılı olarak yapılması mümkün değildir, hakim iki eşin de boşanma konusunda diyeceklerini dinleyecektir.
Zina Nedeniyle Boşanma Davası
Türk Medeni Kanunu’nun 161’nci maddesi uyarınca eğer eşlerden biri zina ederse diğer eş boşanma davası açabilir. Zinanın oluşması için tarafların evlilik birliği süresi içerisinde eşten başka bir kişiyle ilişkide bulunması gerekir. Evli kadının kocasından başka bir erkekle, evli erkeğin de karısından başka bir kadınla cinsel ilişkide bulunması halinde zina edilmiş kabul edilir. Aynı cinsten kişilerin cinsel ilişkide bulunmaları zina sayılmaz. Karı veya koca boşanma sebebini öğrendiği tarihten itibaren altı ay ve en çok zinanın edildiği günden itibaren beş yıl içerisinde boşanma davasını açmazsa, bu sebebe ilişkin boşanma davası açma hakkını kaybeder. Tek seferlik zina halinde sürenin başlangıcı eylem günü sayılır. Zina devamlı olarak yapılırsa, sürenin başlangıcı zinanın sona erdiği tarih olacaktır. Affeden tarafın dava hakkı yoktur. Eşin affını sözlü veya yazılı bir şekilde bildirmesi mümkündür.
Hayata Kastedilmesi ve Kötü Muamele Nedeniyle
Türk Medeni Kanunu’nun 162’nci maddesi üç ayrı boşanma sebebi düzenlemektedir. Maddeye göre “Eşlerden her biri diğeri tarafından hayatına kastedilmesi veya kendisine pek kötü davranılması ya da ağır derecede onur kırıcı bir davranışta bulunulması sebebiyle boşanma davası açabilir”. Birinci sebep hayata kast, eşinin hayatını sona erdirme amacı taşıyan fiilidir. Eş mutlaka eşinin ölümünü istemeli ve bu amacını ortaya koyacak şekilde hareket etmelidir. Diğer boşanma sebebi ise eşin pek kötü davranmasıdır. Pek kötü davranış içerisinde acımasızca dövmek, devamlı bir odada kilitli tutmak, ayaklarını veya ellerini bağlamak, aç bırakmak gibi eylemler kabul edilmektedir. Kötü davranılması eyleminin hayata kastedilmesi eyleminden farkı, öldürme veya intihara teşvik amacı taşımamasıdır. Maddenin sayılan üçüncü boşanma sebebi ise eşe karşı onur kırıcı bir davranışta bulunulmasıdır. Eşe karşı onur kırıcı davranışta bulunmak, eşe onurunu zedeleyici şekilde hakaret etmektir. Eşin evden atılması, eşe hakaret edilmesi gibi eylemler bu kapsamdadır. Bu eylemler sözlü veya yazılı olarak ifade edilebilirler. Anılan bu eylemler 161’nci maddede düzenlenen zamanaşımı ve af hükümlerine tabidir.
Suç İşleme ve Haysiyetsiz Hayat Sürme Nedeniyle
Türk Medeni Kanunu’nun 163’nde boşanma sebeplerinden suç işleme ve haysiyetsiz hayat sürme düzenlenmiştir. Madde’ye göre “Eşlerden biri küçük düşürücü bir suç işler veya haysiyetsiz bir hayat sürer ve bu sebeplerden ötürü onunla birlikte yaşaması diğer eşten beklenemezse, bu eş her zaman boşanma davası açabilir.” Kanunda yer alan “küçük düşürücü bir suç işler” ibaresindeki küçük suç yüz kızartıcı suç anlamında kullanılmıştır. 1982 Anayasası’nın 76/2’nci maddesi uyarınca yüz kızartıcı suç kapsamına zimmet, ihtilas, irtikâp, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, inancı kötüye kullanma, dolanlı iflas gibi suçlar girmektedir demektir. Bu suçların işlenmesi halinde zamanaşımı boşanma davasının açılması açısından zamanaşımı süresi işlemeyecektir. Kanunda yer alan “Haysiyetsiz hayat sürme” den ise anlaşılması gereken toplumun ahlak, şeref, namus, haysiyet anlayışıyla uyumsuz bir biçimde yaşamaktır. Suç işleme ve haysiyetsiz hayat sürme evlilik birliği kurulmadan önce de gerçekleşmiş olabilir. Ancak bu eylemlerden birinin boşanma sebebi kabul edilebilmesi için, evlilik birliği süresinde gerçekleşmiş olması aranmaktadır. Bu sebeplerden birinin gerçekleşmesi eş için evlilik birliğinin sürdürülmesinin kendisinden beklenemez hale gelmesine sebebiyet vererek bir boşanma sebebi teşkil etmektedir.
Terk Etme Nedeniyle Boşanma Davası
Türk Medeni Kanunu’nun 164’üncü maddesi uyarınca eşlerden biri evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerini yerine getirmemek amacıyla; eşini terk ederse veya haklı bir sebep olmadan eşini terk eder ve en az altı ay dönmezse, bu durum devam etmekte ise ve bunun sonucunda talep üzerine hakim tarafından yapılan ihtar sonuçsuz kalmışsa; terk edilen eşin boşanma davası açma hakkı doğar. Terk etmeden anlaşılması gereken ortak yaşamdan ayrılma değil ortak yaşama son vermedir. Askerlik, cezaevinde bulunma, hastalık, iş seyahati ve buna benzer ortak hayattan uzaklaşmalar terk olarak değerlendirilemez. Terk tarihinden itibaren en az altı ay geçmesi durumunda, terk edilen eş mahkemeye başvurarak eşin dönmesi için ihtar talebinde bulunacaktır. İhtarda, terk eden eş ortak evine dönmek üzere davet edilir ve ihtara uymayarak ortak evine dönmemesinin sonuçları bildirilir. Eşin dönmesi için ihtardan sonra iki ay süre verilmektedir. Eğer eş bu süre içerisinde dönmezse, terk edilen eş yeniden ihtar çekebilir. Boşanma davası açmak için ilk ihtarın çekilmesinden itibaren altı ay (terk eden eşin ilk ihtardan sonra dönmesi için iki ay bu altı aylık süreye dahildir) içerisinde ikinci ihtar çekilmesi talebinde bulunulamaz. Şayet terk eden eş yurtdışında bulunuyorsa yurt dışına davetiye gönderilmelidir.
Akıl Hastalığı Nedeniyle Boşanma Davası
Türk Medeni Kanunu’nun 165’inci maddesi uyarınca eşlerden birinin akıl hastalığı sebebi ile ortak hayat diğer eş için çekilmez hâle gelirse ve hastalığın geçmesine olanak bulunmadığı resmî sağlık kurulu raporuyla tespit edilirse bu durumda eş boşanma davası açabilir. Özel boşanma sebebi olarak tüm akıl hastalıkları değil, sadece iyileşmesi olanaksız şizofreni, paranoya gibi akıl hastalıkları kabul edilmektedir. Akıl hastalığı sebebi ile hayatın çekilmez hale geldiğini ispatlama yükünü davacı taraf taşır.
Evlilik Birliğinin Temelinden Sarsılması Nedeniyle
Türk Medeni Kanunu’nun 166’inci maddesinde genel boşanma nedenlerinden biri olarak evlilik birliğinin sarsılması düzenlenmiştir. Şayet evlilik birliği temelinden sarsılmış ve evlilik birliğinin sürdürülmesi eşlerin kendilerinden beklenmeyecek derecede güçleşmişse, eşlerden her biri boşanma davası açabilir. Davacının kusuru daha ağır olursa, davalının açılan davaya itiraz hakkı vardır. Hakkın kötüye kullanılması halinde, evlilik birliliğin devamının davalı ve çocuklar bakımından korunmaya değer bir yararı kalmamışsa, boşanmaya karar verilebilir. Evlilik en az bir yıl sürmüşse, eşlerin boşanma için birlikte başvurması (anlaşmalı boşanma) veya eşin diğerinin davasını kabul etmesi halinde, evlilik birliği temelinden sarsılmış sayılır. Bu durumda hakimin boşanma kararı verebilmesi için tarafları bizzat dinlemesi şarttır. Hakim, eşlerin ve çocukların menfaatlerini dikkate alarak eşler arasındaki anlaşmada gerekli gördüğü takdirde düzeltme yapabilir.
Eğer hakim herhangi bir sebeple boşanma davasını reddetmişse ve ret kararı kesinleştikten itibaren üç yıl boyunca her ne sebeple olursa olsun ortak hayat yeniden kurulamamışsa evlilik birliği temelinden sarsılmış sayılır ve eşlerden birinin istemi üzerine boşanmaya karar verilir.